Bazı filmlerde görürsünüz, tanıklar, zanlılar, avukat yada savcıların sorularına yalnızca "evet" veya "hayır" diye cevap verebilirler, açıklama yapmaları yasaktır. Bu kuralın bazı yararları bulunabilir. Ancak bir hukukçu, bu kuraldan yararlanıp ustaca sorular sorarak tanığı zor duruma düşürebilir, ağzından istediği cevapları alabilir.
Sürekli "evet-hayır" diye cevap vermek zorunda kalan bir tanık-zanlı çok bunalmış, hakime "Sayın hakim, izin verirseniz sayın avukata bir soru soracağım; ama o da benim gibi yalnızca evet veya hayır diyebilsin" demiş. Fıkra bu ya, hakim de izin vermiş. Bunun üzerine zanlı avukata dönüp "Sayın avukat, hala uyuşturucu kullanıyor musunuz?" diye sormuş. Avukat "Hayır" deyince zanlı keyifle hakime dönüp "Başka sorum yok" demiş.
Bu fıkrada ki avukatın işi zordur. Açıklama yapamadığı sürece, evet de dese, hayır da dese, -en azından- bir zamanlar uyuşturucu kullandığı düşünülecektir.
)
Sürekli "evet-hayır" diye cevap vermek zorunda kalan bir tanık-zanlı çok bunalmış, hakime "Sayın hakim, izin verirseniz sayın avukata bir soru soracağım; ama o da benim gibi yalnızca evet veya hayır diyebilsin" demiş. Fıkra bu ya, hakim de izin vermiş. Bunun üzerine zanlı avukata dönüp "Sayın avukat, hala uyuşturucu kullanıyor musunuz?" diye sormuş. Avukat "Hayır" deyince zanlı keyifle hakime dönüp "Başka sorum yok" demiş.
Bu fıkrada ki avukatın işi zordur. Açıklama yapamadığı sürece, evet de dese, hayır da dese, -en azından- bir zamanlar uyuşturucu kullandığı düşünülecektir.