Mayis60FM - Şarkı Sözleri , Flatcast Tema

This is a sample guest message. Register a free account today to become a member! Once signed in, you'll be able to participate on this site by adding your own topics and posts, as well as connect with other members through your own private inbox!

Rahim ağzı kanserinin belirtileri

Şehrazat

New member
Katılım
5 Eyl 2013
Mesajlar
281
Tepkime puanı
5
Puanları
0
Rahim ağzı kanserinin hiçbir belirtisi olmayabilir.
Rahim ağzı kanserinin hiçbir belirtisi olmayabilir. Yani bu hastalık kadın, rahim ağzı kanserinde hastalığın belirli bir evresine gelene kadar hiçbir bulgu vermeyebilir.
Ama her kadının kolayca fark edebileceği bazı erken dönem belirtilerden söz edilebilir. Örnekle somutlanırsa kanla karışık gelen bir akıntı, cinsel ilişki sonrası yaşanan bir kanama bu hastalığın erken dönem belirtileri olabilir.
Ancak bu mutlak değildir. Yani ister kanla karışık akıntının varlığı olsun, ister cinsel ilişki sonrası kanama olsun hatta her iki durumun birlikte yaşanması olsun mutlak surette rahim ağzı kanserinin var olduğu anlamına gelmez.
Bulgu vermeyebilir
Her kadının bilmesi gereken öncelikli konu, rahim ağzı kanserinin kanserleşme sürecinin hiçbir bulgu vermeden gerçekleşebilmesidir.
Bu nedenle rahim ağzı kanserinin erken dönem teşhisi ve tedavine yönelik strateji herhangi bir bulgu üzerine kurulamaz. İzlenecek en doğru yol, rahim ağzı kanseri şüphesi olsun veya olmasın her kadından yılda bir kez olmak üzere smear testi yaptırmasını istemektir.
Ağrıyla rahim ağzı kanseri arasında hiçbir ilişki yoktur. Aynı şekilde cinsel ilişki sonrası ağrı ve kanamaya neden olan pek çok şey vardır ve bu durumlar bu nedenle ilk anda rahim ağzı kanseri belirtileri olarak görülemezler.
Rahim ağzı kanserinden korunmanın yolları

Rahim kanseri belirtileri nedir? Rahim kanseri nasıl tedavi edilir?

Rahim kanseri en sık görülen jinekolojik kanserdir. Amerika Birleşik Devletleri’nde her yıl yaklaşık 40.000 kadın rahim kanseri tanısı alır ve yine her yıl için 7000'den fazla kadının ölümünden sorumludur. Hayat boyu rahim kanserine yakalanma riski yakışık %2,5'tir. Tanı esnasındaki ortalama yaş 61'dir. Tanı alan hastaların %20'si menopoz öncesi yaşlardadır ve olguların %5'i 40 yaş altındadır.

Rahim kanseri için risk faktörleri nelerdir?

Rahim kanserlerinin büyük çoğunluğu rahim iç yüzünü örten endometrium denen tabakanın kalınlaşması ve takiben kanser gelişimine yol açan rahimin aşırı miktarda östrojen ile uyarılması sonrası oluşmaktadır. Böyle kanserler genellikle düşük evrede olup iyi bir gidişat göstermektedirler ve Tip 1 olarak adlandırılırlar. Tip 1 rahim kanseri için birçok risk faktörü progesteron hormonunun ortamda bulunmamasına bağlı artmış östrojen bazlıdır ve şişmanlık, erken adet görme yaşı, geç menopoza girme, doğum yapmamış olma, kısırlık, polikistik over sendromu, bazı ilaçlar, şeker hastalığı ve yüksek tansiyon gibi durumları içerir. Doğum kontrol hapları kullanımı ve sigara riski düşürür.

Tip 2 endometrial kanser bütün olguların yaklaşık %10'unu oluşturur. Bu kanserlerin östrojenin aşırı uyarmasıyla ile ilgisi yoktur. Hastaların büyük çoğunluğu tanı esnasında 70 yaşın üzerindedir ve %50'den fazlası tanı esnasında ileri evrededir, ilerlemiş yaştan başka tanımlanmış başka risk faktörü bulunmamaktadır.

Kalın barsak kanserinden sonra endometrial kanser, genetik bir sendromla ile en çok ilgili olan kanserdir, ilgili mutasyonlardan birini taşıyan kadınlarda hayat boyu endometrial kanser gelişme riski yaklaşık %50 civarındadır. Birçok akrabasında kalın barsak, rahim, yumurtalık veya böbrek kanseri öyküsü olanların (özellikle 50 yaş öncesi tanı alan) daha ileri incelemenin yapılması gerekmektedir.

Rahim kanseri ile ilgili belirtiler nelerdir?

Rahim kanseri olan menopoz sonrası kadınların %90'ı vajinal kanama ile doktora başvurur. Ancak, menopoz sonrası kanama ile başvuran hastaların %15'inde endometrial kanser tespit edilir. Vajina ve rahim ağzı kanserleri de dikkate alınmalıdır. Kokulu ve yoğun vajinal akıntı ve ağrı seyrek olarak görülen ve genellikle ilerlemiş hastalık göstergeleridir. Belirti vermeyen küçük orandaki kadınlarda Pap smearlerinde saptanan endometrial hücreler sayesinde tanı konur.

Menopoz öncesi endometrial kanserli olguların büyük çoğunluğuna adet döngüsünün ikinci yarısında olması gereken koruyucu progesteron hormonu etkisinin olmadığı yumurtlama olmaması durumları neden olur, düzensiz veya şiddetli ve uzamış adet periyodları veya ara kanama, özellikle adet öncesi rahatsızlık belirtilerinin yokluğunda kaygı ile değerlendirilmelidir.

Rahim kanseri İçin risk altındaki kadınlar nasıl değerlendirilmelidir?

Rahim içinin kamerayla görüntülenerek veya bu yapılmaksızın yapılacak olan küretaj rahim kanseri için riskli kadınların değerlendirilmesinde altın standarttır. Pipelle denen çok ince bir aspiratör veya benzer aletlerle muayene odasında yapılacak ofis endometrial biyopsinin iyi tolere edilebilir olduğu ve küretaj ile benzer şekilde %90 gibi yüksek bir oranda duyarlılığa sahip olduğu gösterilmiştir. Vajinal ultrasonografi de menopoz sonrası kanamada yaygın olarak kullanılmaktadır

Rahim kanserli hastalar nasıl tedavi edilir?

Rahim kanserli hastaların büyük çoğunluğu klinik olarak rahime sınırlı hastalık ile başvururlar. Fizik muayene, tam kan sayımı ve biyokimyayı içeren rutin kan tetkikleri ve akciğer filmi ameliyat öncesi gereklidir.

Rahim alınması, iki taraflı tüpler ve yumurtalıkların alınması, karın içi yıkantı sıvısı alınması ve karın boşluğunun dikkatli değerlendirilmesi birçok rahim kanserinin tedavisinin başlıca dayanağıdır. Erken evre kabul edilen olgularda, iyi gidişli olan tipte lenf bezi çıkarılması yapılmasa da, bir çok otorite cerrahiye giden hastalarda lenf bezlerinin çıkarılmasını önermektedir. Rahim alınması sonrası ameliyat sırasında patolojiye gönderme uygulaması hastalığın değerlendirilmesi için tercih edilen tekniktir. Hastalığın rahim dışına yayılımı için riskli hastalarda aort damarının etrafındaki lenf bezlerinin çıkarılması da gerekmektedir. Yakın zamanlardaki yayınlar laparoskopinin rahim kanserinin cerrahi tedavisinde başarılı bir şekilde kullanılabileceğini ortaya koymuşlardır. Tüm bu sayılan ameliyatlar laparoskopik ya da robotik cerrahi yöntemiyle de yapılmaktadır.

Hangi durumlarda hastanın ilk tedavisi cerrahi olmayabilir?

İlerlemiş evre hastalıkta tedavi kişiselleştirilir ve hormonal tedavi veya kemoterapi ile başlanabilir. Cerrahi için uygun olmayan klinik olarak rahimde sınırlı hastalığı olan hastalarda radyoterapi önerilmektedir. Ayrıca çocuk yapma arzusunun olduğu erken evre hastalık durumunda hormonal tedavi de kullanılabilir. Yanıttan emin olmak için yakın takip gereklidir.

Tip 2 kanserli hastalar Tip 1 kanserlilere göre farklı mı tedavi edilir?

Tip 2 kanserler tip 1 kanserlere göre daha agresif kabul edilir ve daha kötü gidişata sahiptirler, tip 2 kanserli her olguya operasyondan sonra kemoterapi verilir.

Tekrarlama riski için hastalar nasıl takip edilir?

Nükslerin %80'i tanı sonrası ilk üç yıl içerisinde ortaya çıkmaktadır. Nüksler hastalığın evresine ve ek tedavi verilip verilmemesine bağlı olarak değişir. Radyasyon tedavisi almayan erken evreli hastalarda görülen nükslerin büyük çoğunluğu vajinada ve genital bölgede ortaya çıkmaktadır. Daha uzak bölgelerdeki nüksler akciğer, karın içi, uzak lenf bezleri, karaciğer, beyin ve kemikte görülebilir.

Fizik muayene ilk iki yılda üç ayda bir yapılır. Her şey yolunda giderse muayeneler sonraki üç yılda altı ayda bir yapılır. Pap smear her vizitte yapılır, ileri hastalıklı hastalar sıklıkla CA-125 düzeyleri ile takip edilir. Başka bir gereklilik yoksa rutin Bilgisayarlı Tomografi taraması ve akciğer filmi önerilmez.
 

Şehrazat

New member
Katılım
5 Eyl 2013
Mesajlar
281
Tepkime puanı
5
Puanları
0
Çileğin faydaları

Bahar aylarının vazgeçilmez meyvesi olan çilek lezzetinin yanı sıra sağlığa birçok faydası bulunmakta. Antik Roma döneminde tedavi amaçlı kullanıldığı da bilinmekte.

*Vücudumuz için önemli ve gerekli olan C vitamini içeriği yüksektir. 1 avuç dolusu çilek günlük C vitamini ihtiyacımızı giderir.

*Antioksidan içeriği zengindir; antosiyanin, ellagik asit, kaempferol, kuersetin içerir. Bu antioksidanlar kanser savaşçısıdır, bu nedenle hepsini içeren ender besinlerdendir.

*Düzenli tüketildiğinde kalp sağlığını korur, kalp krizi geçirme riskini %30 azaltır.

*Kötü kolesterol seviyesini düşürür, damar sağlığını korur.

*Potasyum ve antioksidanlardan zengin olması nedeniyle inmeye karşı korur, kan basıncını düzenler.

*Göz sağlığını korur.

*Kanı temizler, cildi yeniler.

*Su ve lif içeriği yüksek, kalori değeri düşüktür. Bu nedenle zayıflama diyetlerinde olumlu etkisi vardır.

*Sindirim sistemini düzenler, kabızlık için faydalıdır.

*Alerjik etki gösterebilir, özellikle çocuklarda dikkatli tüketilmelidir.

*Kan şekerini dengeler, şeker hastalığı riskini azaltır.

*Folat içeriği nedeniyle sakinlik hissi verir, depresyondan korur.

*Homosistein seviyesini düşürür. Homosisteini yüksek olan kişilerde serotonin hormonunun daha düşük seviyelerde salgılandığı belirtilmektedir.

*Manganez içeriğiyle kemik sağlığını korur. Diyetisyen Özlem Sert Aydın

*Diyetisyen Özlem Sert Aydın
 
Üst