- Katılım
- 26 Ocak 2013
- Mesajlar
- 4,225
- Tepkime puanı
- 130
- Puanları
- 63

Zekânın tek yönlü ele alındığı ve sadece genetik özelliklere göre şekillendiğini savunan görüşler günümüzde geçerliliğini çoktan yitirdi.
Binetve Weschler gibi bilim adamları zekâyı doğumla belirlenmiş sabit, ölçülebilir ve değişmez bir olgu olarak tanımlarken Piaget, Feuerstein ve diğer bazı araştırmacılar, çocuklar üzerinde yaptıkları uzun süreli gözlemler sonucunda, zekânın değişmez olmadığını ortaya koydular. Bugün zekânın kalıtsal yetenekler, çevresel faktörler ve deneyimlerin ortak etkileş miyle oluştuğu fikri, bilim adamlarınca daha çok kabul görüyor. Harvard Üniversitesi profesörlerinden Hovvard Gardner'ın ortaya attığı 'Çoklu Zekâ Teorisi'nin, zekâ tanımına ve zekânın gelişim sürecine getirdiği yenilikler bu görüşü bir adım daha geliştirdi. Gardner'ın teorisine göre yedi tip zekâ doğuştan her çocukta değişik düzeylerde bulunuyor ve küçük yaşlardan başlayarak hayat boyu bütün zekâ tipleri geliştirilebiliyor, 'Çok Yönlü Zekâ Teorisi', başta eğitim ve eğitim araçları olmak üzere birçok alanda kökten değişikliğe neden oldu/oluyor. Sadece dil ve matematik zekâsını göz önünde bulunduran okullardaki klasik eğitim sistemi, buna dayalı klasik zekâ testi de yavaş yavaş tarihe karışıyor.Bugün birçok psikolog ve eğitimci Çoklu Zekâ Teorisi'ndcn hareketle, geleneksel "zekâ" kavramının çocuklarasunulabilecekleri sınırlandırdığını ve okulların zekâ göstergesi olarak sadece sözel ve matematik yetenekleri dikkate almasının yanlış olduğu görüşünde. Örneğin Stanford Üniversitesi araştırmacılarından Elİzabeth Cohen yaptığı araştırmada, eğilim sistemlerinde zekânın en önemli göstergesi olarak okuma yeteneğinin temel alındığını; öğretmenlerin okuma yeiencği gelişmiş öğrencilerin her alanda başarılı olacaklarını varsaydığını ortaya koydu.
Günümüzde psikologlar ve eğitim araştırmacıları yaptıkları çalışmalarla yetenek ile zekânın, insanın pek çok özelliğini içine alan bir kavram olduğu konusunda hem inandırıcı kanıtlar gösterebiliyor hem de her bireyin çeşitli yeteneklerle gösterdiği değişik zekâ türlerine sahip olduğunu ortaya koyuyorlar.
Peki tek bir zekâ türü olmadığı, zekânın her yaşta gcliştirilebildiği kabul gördüğüne göre, eğitimciler ve anne-baba-lar, çocukların zekâ gelişimi konusunda nasıl hareket etmeli, yetişkinler sahip oldukları zekâ türüne göre hayatlarını nasıl programlamak?
Uzmanlar, okulların zekâg östergesi olarak sadece sözel ve matematik yetenekleri dikkate almasının yanlış olduğu görüşünde. Zekâ tipine güre eğitim
Gardner zekâyı; dilsel zekâ, görsel zekâ, matematik zekâsı, harekete dayalı(bedensel) zekâ, müzik zekâsı, kişiler
arası (sosyal) zekâ ve kişinin kendine , dönük zekâsı olarak 7 kategoriye ayırıyor. Bu ayırıma göre, zekâ tipi ne olursa olsun her çocuğun kuvvetli ve zayıf olduğu yanları bulunuyor. Bu da zekâ tiplerinden sadece bir ya da ikisini kul
lanan okul ve eğitimcinin bunların dışında kalan çocukların kendi yetenekli yanlarını geliştirmesine engel olacağı anlamına geliyor. Çocuğunun zekâsını sadece matematiksel ya da sözel yetenekleri ile değerlendiren veliler, bunla
rından birini ya da ikisini dikkate aldıklarında, çocuğunun daha güçlü yönlerinin olup olmadığını bilmeden, onun
hayatını etkileyebilecek yanlış kararlar alabiliyorlar...
Her çocuk az bucuk dahidirTek tip zekâya hitap etmenin çocukları bir kalıp içine sokmaya çalışmak olduğunu söyleyen pedagog İsa Halis, toplum için yetişecek pek çok dahiye böylece engel olunduğunu vurguluyor. Halis şöyle diyor: "Dabi demek, halen pek çok okulda uygulanan ve önem verilen, sadece matematik ve dilde yetenekli olmak değildir. Çocuklar müzikte, bedenleriyle, sosyal yönleri, kendilerine dönük zekâ ve görsel olarak da zeki ve yeteneklidirler
Onlara bu yeteneklerim gösterme, geliştirme ve başarılı olma şansı verilmelidir. Tanımları ve karakteristik özellikleri belirtilen zekâ tiplerine baktığımızda hepsinin birbirinden farklı olduğunu görürüz. Herkesin birbirinden farklı algılama ve anlama, olaylara birbirinden farklı yaklaşım ve problem çözme yetenekleri ve tarzları vardır. Herkesin öğrenme şekilleri de birbirlerinden farklıdır."